TARMAKBİR Genel Sekreteri M. Selami İleri, bu sayıdaki köşesinde ”Tarım makinelerinde 2022 yılı öngörüleri” konusunu kaleme aldı.
2022 yılında da etkisini bir ölçüde sürdüreceği anlaşılan salgından bağımsız olarak bir değerlendirme yapmak gerekirse sektörümüzde iç piyasa, yine büyük ölçüde çiftçi gelirine bağlı olacaktır. Tarımsal mekanizasyon makinelerinin bir yatırım aracı olmasından bahisle traktör ve ekipman satışı, çiftçi gelirleriyle çok yakından ilgilidir.
Tarımsal üretimde çeşitli sözleşmeli üretim modelleri hariç büyük bir çoğunlukla üretim aşamasında karlılığın hesaplanamaması ve satış fiyatının belirlenememesi nedeniyle –diğer koşullardan bağımsız olarak- çiftçi gelirlerine yönelik çok net tahminlerde bulunmak, sektörümüz için pek mümkün değildir. Tarımsal kredilerin şartları ve faiz oranları, devlet destekleri, iklim koşulları ve hava olaylarının yanı sıra gübre, akaryakıt, tohum, yem, ilaç gibi girdi fiyatları ile ürün fiyatlarının dengesi, her zamanki gibi çiftçi gelirlerinde belirleyici etken olacaktır. Bununla birlikte tarımsal üretimde kullanılan girdi fiyatlarının olağanüstü artması ve bu kapsamda girdiye erişim imkanı, tarım makineleri satışları için de önemli bir gösterge olacaktır. Ne yazık ki artık pek çok kimsenin ciddiye alamadığı TÜİK tarımsal girdi fiyat endeksi bile 2021 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 8,52, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 36,20 seviyesinde artmıştır. TÜİK verilerinde bile gübredeki fiyat endeksi değişimi yüzde 120,5 seviyesindedir. Bu olağanüstü artış yüzünden birçok çiftçinin gübre kullanmadan veya olması gerekenden çok daha az gübre kullanarak tarım yapmak zorunda kalacağı tahmin edilebilir. Gübre alamayan, traktöründe kullandığı yakıta bile son 1 yılda yüzde 117 zam gelen çiftçinin (özellikle de küçük ölçekli aile işletmelerinin) tarımda yatırım için kaynak ayırması, yani tarım makinesi alması oldukça zor görünmektedir. Durum tarımsal üretimde böyleyken hayvansal üretimde de çok daha vahim bir şekilde seyretmektedir. Aralık ayı itibariyle çiftçi eline geçen net çiğ süt fiyatı 4,41 lira olup çiftçimiz bu ayda süt yeminin kilosunu ortalama 4,76 liradan almıştır. Yani 1,5 seviyesinin üstünde gerçekleşmesi gereken süt/yem paritesi 0,93 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bu dönemde şimdilik sevindirici tek gelişme kış yağışların yurdun birçok bölgesinde oldukça iyi bir seviyede gerçekleşmesidir. Hububat alanlarımızın yüzde 78’inin kıraç olduğu düşünürse bu yağışların değeri daha iyi anlaşılabilir. Yağışların bu şekilde olumlu gitmesi halinde, bunun da verime ve dolayısıyla çiftçi gelirine dolayısıyla sektörümüze olumlu yansıyacağını öngörebiliriz. Tabii, tarımın doğa koşullarına bağlılığı, girdi fiyatlarındaki olağan üstü değişimler, yabancı borsalardaki ürün fiyatları gibi çok farklı parametreler, sektörde net bir tahmin yapmayı engellemektedir. Ne kadara satacağını bilmeden üretmek, tarımın en büyük zorluklarından birisidir. Tabii bu durum sektörümüzü de etkilemektedir.
Diğer yandan genel ekonomik koşullardan bağımsız olarak tarım sektöründe devlet desteklerinin bir türlü rayına oturamaması, desteklerin çok geç açıklanması, geç ödenmesi, destekleme miktarlarının yetersiz olması da tarımın ekonomisinde dikkate değer bir başka husustur.
Çiftçi gelirlerinin yanı sıra salgın dönemiyle birlikte -diğer birçok endüstri kolunda olduğu gibi- sektörümüzde de üzerinde sıkça konuştuğumuz tedarik zincirinde yaşanan aksamaların, hammadde ve enerji fiyatlarında yaşanan olağanüstü artışların, hammadde ve ara mallarına olan erişim zorluklarının, kurlarda yaşanan artışların ve daha da önemlisi kurlardaki belirsizliklerin 2022 yılında da devam etmesi muhtemel bir gelişme olacaktır. Bu da hammadde alımından, üretim adetlerine kadar gelecek dönemlere ait planlamayı oldukça zorlaştırmaktadır. Bu zorluklara son dönemde bir de sanayide yaşanan (doğalgaz ve elektrik) enerji kesintileri eklenmiştir. İlk kez bu kadar uzun süreli ve kapsamlı bir enerji kesintisiyle karşı karşıya kalan sanayi sektöründe kesintilerin ne kadar süreceği ile ilgili belirsizlik devam etmektedir. Fabrikaların dur/kalk yapması hem performans kaybına yol açacak hem de özellikle ihracatta terminsel açıdan sıkıntıları beraberinde getirecektir.
İç piyasaya ile ilgili belirsizlikler devam ederken, sektörün 2022 yılında da ihracata odaklanması beklenmektedir. 2020 yılında yaklaşık 1 milyar 100 milyon dolar seviyesinde bir ihracat gerçekleştiren sektörümüzde güncel veriler 2021 yılı ihracatımızın 1,4 milyar doların üzerinde bir değere ulaşacağını göstermektedir. Sektörümüzdeki bu gelişim ülke sıralamasından da izlenebilmektedir. İhracatta dünya sıralamasında 2001 yılında 31. sırada olan ve toplam dünya ihracattan sadece binde 3 pay alan Türkiye, 2020 yılını 15. sırada tamamlamış ve toplamdan aldığı payı yüzde 1,6’ya yükseltmiştir. Sektörümüzün 2022 yılı ihracat hedefi 1,7 milyar dolardır.